Gelelim içerik ve biçim olarak 12 Şubat toplantısına.
1- CHP lideri Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Akşener, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, DEVA lideri Babacan, Saadet lideri Karamollaoğlu ve Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal 12 Şubat’ta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterişli mekanlarına gönderme yaparcasına Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel Parkındaki mütevazı sosyal tesisinde yemekli bir toplantıda buluştu. Yemek listesi de gösterişten uzak: balkabağı çorbası, güveç ve ayva tatlısı.
2- Liderler yuvarlak masa etrafında, kimsenin odak noktasında bulunmadığı bir formatta toplandı. Kılıçdaroğlu “oy oranlarına bakmadan eşitler arası ilişki” sözünü şeklen tuttu. Liderlere eşlik eden özel kalem müdürleri ve basın danışmanları görüşmeye girmedi.
3- Beş saat 15 dakika süren toplantı sonunda yazılı bir açıklama yapıldı. Liderler bu metinde asıl mutabakat açıklamasının 28 Şubat tarihinde yapılacağını duyurdular. 28 Şubat iki bakımdan önemliydi.
İlki ve hemen akla geleni 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısıydı. Askerler dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan üzerinde baskı kurmuş ve İslamcı başbakana, siyasi İslamcılıkla mücadele görüntüsünde sadece türban/başörtüsü zıtlaşmasına dönüşen kararlar imzalatılmıştı. Süreç Erbakan’ın istifasıyla sonuçlanmış, AK Parti bugün Saadet Partisinin devamcısı olduğu o çizgiden koparak kurulmuştu. O günkü CHP bu sürece destek vermişti. Akşener, istifa eden koalisyonda merkez sağ DYP adına İçişleri Bakanlığı yapmıştı. Dolayısıyla 28 Şubat tarihin, Kılıçdaroğlu’nun “geçmişle helalleşme”, diğer deyişle özeleştiri söylemini güçlendiriyor.
28 Şubat’ın ikinci önemi ise 2015 yılında Davutoğlu’nun başbakanlığı altında Dolmabahçe’de AK Parti hükümet ve parti yetkilileriyle HDP heyeti arasında, PKK ile dolaylı diyalog süreci üzerine yapılan ortak açıklamaydı. Kısa süre sonra diyalog kesilmiş kanlı çatışmalar yeniden başlamıştı.
Yol haritası konuşulmaya başlıyor
4- 28 Şubat’ta açıklanacağı duyurulan mevcut başkanlık rejiminden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi rejimine geçiş sürecine dair izlerin de bulunacağı anlaşılıyor. Bunun anlamı, seçimin kazanılması durumunda kurulacak hükümetin yapısına, nasıl oluşacağına dair yol haritasının da liderler arasında konuşulmaya başlanması. Neticede, muhalefet bloku Erdoğan’ı seçimde alt edecekse, mevcut Anayasayla ülkeyi yönetmeye başlayacak. Dolayısıyla ekonominin düzeltilmesinden yolsuzluk iddialarının soruşturulmasına dek yapılacakların şimdiden bir koalisyon protokolü mantığıyla ele alınacağı anlaşılıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın başındaki Hacer Foggo’nun “yoksulluğun nedeni yolsuzluktur” etiketiyle altı liderin yolsuzlukla mücadele hedefine destek vermesi bu konuda toplumda yankısı olacağına işaret. Muhalefet koalisyonunun iktidara gelmeleri halinde neler yapacaklarını önceden ilanı da Türkiye’de daha önce görülmemiş bir deneyim olacak.
5- Altı lider, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa etmek sözü veriyor. Bunun için de Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarını esas alıyor.
Ortak aday ve HDP konusu
6- Altı liderin buluşması belki de Millet ittifakının altı partiye genişlemesiyle sonuçlanacak. HDP eş başkanı Mithat Sancar, partisinin muhalefet liderleri buluşmasının dışında bırakılmasına tepki gösterdi. Kendi açısından haklı olabilir. Oysa ne HDP’nin bu muhalefet blokuna girme isteği var ne de bu muhalefet bloku HDP birlikte yürüyebilir. HDP’nin sol partilerle oluşturma çabasında olduğu ayrı bir ittifak var zaten. Burada önemli olan arada diyalogun bulunması. Nitekim Kılıçdaroğlu toplantı ardından Fikret Bila’ya “HDP’yi yok saymıyoruz. Hiç bir partiyi yok sayamayız” dedi.
7- Sadece HDP değil, genel anlamıyla Kürt seçmenin de Erdoğan ve rejimine karşı oy kullanabileceği bir cumhurbaşkanı adayı bulunduktan sonra Meclis’e ne kadar çok parti girebilirse o temsil oranı o kadar yüksek olacak demektir.
8- Ortak aday konusu, önceden tahmin ettiğimiz gibi hiç açılmamış. Onu en sona bırakıyor liderler. Önce ilkelerde, yol haritasında anlaşmak istiyorlar. Bu geciktirmenin riskleri de var avantajları da.
Muhalefet liderlerini bekleyen tehlike
9- Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem rejimine geçiş mutabakatı ve yol haritasında muhalefet blokunu bekleyen bir başka riskten söz etmek gerekiyor. Bu de yeni sistemde cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilecek olması ve sembolik önemde, sıfır yetkiyle görev yapacağı yolunda bilgilerin sızması.
Birincisi, Cumhurbaşkanının çok özel durumlarda kullanabileceği yetkiler olmalı. Örneğin Cumhurbaşkanının kriz durumlarında, belli bir danışma mekanizmasıyla parlamentoyu feshetme ve ülkeyi hızla seçime götürme yetkisi olsaydı, belki de oyunlar bozulur, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden kaçınmak mümkün olurdu.
İkincisi, halkın referandum yoluyla aldığı cumhurbaşkanını seçme hakkını iptal etmek ciddi bir yanlış olur. Hem halk tarafından seçilen hem de sembolik ya da çok özel durumlarda yetki kullanma yetkisi bulunan cumhurbaşkanı örnekleri var. Bu durum Erdoğan tarafından “size verdiğimiz oy hakkını geri alıyorlar” söylemine malzeme de yapılabilir.
Neticede 12 Şubat 2022 toplantısı Türkiye’de muhalefetin -sonucu ne olursa olsun- çoğulcu demokrasi ve hukuk devletine sahip çıkmak için bir araya gelebileceğini gösteren önemli bir örnek oldu.